Dün akşam haftalar sonra ilk kez elim evime değdi, ondan kalan son toz zerreleri de kaybolup gitti. Ve yine dün ilk kez nefes aldığımı hissettim, iyileşeceğim.. Başkalarının bana iyi gelmesine izin vermek için kalbimi parçalıyorum resmen.
Bir ayrılıktan sonra en zor olan ondan kalanlardan kendini kopartmak. Ben dün gece yaptım ve hiç ağlamadım. Kutuya giren her parça onu benden biraz daha söktü sanki, buna inanmaya ihtiyacım var. Her şeyi ama her şeyi topladım ama henüz atmak için hazır değilim. Biliyorum ki atmaya hazır olduğumda buna gerek olmayacak kadar uzağa düşmüş olacak kalbimden. 2 tane kuklayı kesip atmak dışında, bugüne kadar onlardan bana kalan her şeyi sakladım, saklarım. Atmak biraz da yaşadıklarımdan utanmak, ihanet etmek gibi gelir bana.
Ben böyle bir iç savaş verirken biliyorum ki Tanrı, Evren, Kader her ne ise bana pis pis gülüyorlar. Kul kurar hayat gülermiş ne de olsa. Seslerini duyuyorum 'nasılsa geçecek ve kalbin yangın yeri olduğuyla kalacak' diyorlar.
Issız Adam filminde bir sahne vardı ve bana göre en can alıcı olan sahneydi. Adam uzun zaman sonra kızdan kalan tokayı bulur ve aslında o gittiğinden beri hep dipte olduğunu fark eder.
Dün gece her şeyi toplarken bir türlü bulamadığım bir çakmak geldi aklıma. Yine aradım ama yok sonrada unuttum zaten.
Şimdi üzerimdeki kıyafeti en son onunla giymiştim ve sabah giyerken bunu hatırlamamışım. Az önce elimi cebime attım ve bulamadığım çakmağa değdim. Ve anladım ki suyun yüzeyine çıkıp kocaman bir nefes almaya daha var.
9 Şubat 2012 Perşembe
6 Şubat 2012 Pazartesi
Sanmak
Son yazıdan bu yana epey zaman geçmişken hala aynı yerde olduğumu görmek çok üzücü.
Veda yokken bizim hikayemizde, aslında her şeyi o gün orada bırakmak en doğrusuyken biz yapmadık bunu yapamadık belki. Tekrar tekrar virajlar döndük ki şimdi bakıyorum aslında hiç dönememiş hep öyle sanmışız, daha çokta ben sanmışım. Sandığım onlarca şey gibi.
Son ayrılık durağında aslında sevilmediğimi öğrenişim, onun beni sevdiğini sanışı. Ne çok şey asılıymış meğer boşlukta, meğer ne yoksunmuşuz biz yer çekimi denen meretten.
Kendime yüksek sesle, ağdalı, kocaman, katlanılması zor cümlelerle bunu anlatmak zorundayım. Anlattıklarımı dinlemek, dinlediklerimi sindirmek..
Olmayacağını hep bildim ben. Günün sonu yoktu bu aşk için ya da her günün sonu ayrılıktı hep ama hep bildim. Hiç aklıma gelmeyen tek şey bu seferki sebepti. Daha önceleri her sancılı kavşakta direnmek ve eğer bu bir savaşsa cephede kalmak için nedenim/lerimiz vardı. Ama bu kavşak diğerlerinden çok farklı, çok keskin ve çok kan revandı. Şimdi her yerim yara bere ve en çok hangisine canım yanmalı bilmiyorum.
Gidişinden bu yana henüz başıma gelen bu ayrılık haline üzülmedim, üzülemedim. Henüz 'beni aslında sevmemiş, sadece öyle sanmış' gerçeği parçalıyor içimi. Bu çarpmanın şiddeti dağılınca üstümden eğer hala canımda can, bende ben kalmışsa sıra ayrılığımın acısına gelecek. Ama sanırım hiç gelmeyecek, fırsat bulamayacak bu gerçek karşısında.
Her gidişinde değişmeyen tek şey 'hep hayatımda, yanımda yöremde ol' söylemleri oldu. Her söyleyişinde bunun aslında ne deli bir bencillik olduğunu da ekleyerek. Hiç bir seferinde birbirimizden bu kadar uzağa düşmedik biz yada düştük ama böylesi savrulmadık. Öyle bir yol sonu ki bu, bu kez benim içinde uğrunda savaşılacak hiç bir şey kalmadı. Ve biliyorum silüetimi çektiğim cepheden kalbimi de çekme zamanı.
Makarasız ip gibi düğüm düğüm şimdi her şey. Bazen deliler gibi konuşmak, anlatmak isterken bir anda susma zamanları yaşıyorum.
Ben sadece iyileşmek istiyorum. Enkaz altında kalan parçalarımı bulup yeniden 'benden sonrası tufan' diyebilmek istiyorum.
Veda yokken bizim hikayemizde, aslında her şeyi o gün orada bırakmak en doğrusuyken biz yapmadık bunu yapamadık belki. Tekrar tekrar virajlar döndük ki şimdi bakıyorum aslında hiç dönememiş hep öyle sanmışız, daha çokta ben sanmışım. Sandığım onlarca şey gibi.
Son ayrılık durağında aslında sevilmediğimi öğrenişim, onun beni sevdiğini sanışı. Ne çok şey asılıymış meğer boşlukta, meğer ne yoksunmuşuz biz yer çekimi denen meretten.
Kendime yüksek sesle, ağdalı, kocaman, katlanılması zor cümlelerle bunu anlatmak zorundayım. Anlattıklarımı dinlemek, dinlediklerimi sindirmek..
Olmayacağını hep bildim ben. Günün sonu yoktu bu aşk için ya da her günün sonu ayrılıktı hep ama hep bildim. Hiç aklıma gelmeyen tek şey bu seferki sebepti. Daha önceleri her sancılı kavşakta direnmek ve eğer bu bir savaşsa cephede kalmak için nedenim/lerimiz vardı. Ama bu kavşak diğerlerinden çok farklı, çok keskin ve çok kan revandı. Şimdi her yerim yara bere ve en çok hangisine canım yanmalı bilmiyorum.
Gidişinden bu yana henüz başıma gelen bu ayrılık haline üzülmedim, üzülemedim. Henüz 'beni aslında sevmemiş, sadece öyle sanmış' gerçeği parçalıyor içimi. Bu çarpmanın şiddeti dağılınca üstümden eğer hala canımda can, bende ben kalmışsa sıra ayrılığımın acısına gelecek. Ama sanırım hiç gelmeyecek, fırsat bulamayacak bu gerçek karşısında.
Her gidişinde değişmeyen tek şey 'hep hayatımda, yanımda yöremde ol' söylemleri oldu. Her söyleyişinde bunun aslında ne deli bir bencillik olduğunu da ekleyerek. Hiç bir seferinde birbirimizden bu kadar uzağa düşmedik biz yada düştük ama böylesi savrulmadık. Öyle bir yol sonu ki bu, bu kez benim içinde uğrunda savaşılacak hiç bir şey kalmadı. Ve biliyorum silüetimi çektiğim cepheden kalbimi de çekme zamanı.
Makarasız ip gibi düğüm düğüm şimdi her şey. Bazen deliler gibi konuşmak, anlatmak isterken bir anda susma zamanları yaşıyorum.
Ben sadece iyileşmek istiyorum. Enkaz altında kalan parçalarımı bulup yeniden 'benden sonrası tufan' diyebilmek istiyorum.
SonSöz: Aşk bitti | |||
Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti | |||
İçimden sanki bir şeyler kopup gitti | |||
Aşk hiç biter mi | |||
Hiç bir şey olmamış gibi | |||
Boşlukta kaybolup gider mi | |||
Aşk hiç biter mi | |||
Kalır adımızla | |||
Bir sokak duvarında | |||
Bir ağaç kabuğunda | |||
Bir takvim kenarında | |||
Kalır bir çiçekte | |||
Bir defter arasında | |||
Bir tırnak yarasında | |||
Bir dolmuş sırasında | |||
Kalır bir odada | |||
Bir yastık oyasında | |||
Bir mum ışığında | |||
Bir yer yatağında | |||
Aşk hiç biter mi | |||
Kalır dilimizde | |||
Yinelenen bir şarkıda | |||
Bir okul çıkışında | |||
Bir çocuk bakışında | |||
Kalır bir kitapta | |||
Bir masal perisinde | |||
Bir hasta odasında | |||
Bir gece yarısında | |||
Kalır bir durakta | |||
Yırtık bir afişte | |||
Buruk bir gülüşte | |||
Dağılmış yürüyüşte | |||
Aşk hiç biter mi | |||
Kalır bir sokakta | |||
Bir genel telefonda | |||
Bir soru yanıtında | |||
Bir komşu suratında | |||
Kalır bir pazarda | |||
Bir kahve kokusunda | |||
Bir tavşan niyetinde | |||
Bir çorap fiyatında | |||
Kalır bir yosunda | |||
Bir deniz kıyısında | |||
Bir martı kanadında | |||
Bir vapur bacasında | |||
Aşk hiç biter mi | |||
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)