20 Ekim 2011 Perşembe

25

Eylül meğer ısıtırmış insanı, sarıp sarmalarmış.. Sevimsiz Ekim gelene kadar yaşadığın her şey kar kalırmış yanına..

25 sen anlamlandırmadığın sürece yapayalnız bir sayı aslında.. Ona gülümseyen zamanlar ya da hüzünlü anlar eklemek yine senin elinde.. Biz hangisini yaptık sence?

Yaşamın içine yaydığında ne kadar da kısa, ama upuzun aslında..

Birini sevmek, kendini teslim etmek ya da teslim almak (aldığını sanmak) için yeten ve artan bir zaman..25..

Bu balkon bu geceki kadar küçülmemişti hiç.. ben bu kadar boğulmamıştım..Her şeyini özenle düzenlediğim odama nasılda düşmanım şimdi.. Sahiden her şey seninle mi güzeldi?

Dolapta yan yana duran giysilerimiz öyle yalnız ki şimdi..

''Yine mi değiştirdin sen bu nevresimleri'' diyen sesin olmadan geride bıraktığın kokun.. Sürekli bir şeyler devirdiğin komodinde su içtiğin bardak.. Okumam için getirdiğin ve elimin gitmediği bir kitap.. Her seferinde başına dolamayı başardığın tülün saçakları.. Kar kürem.. Kuruyan çiçekler.. Her yer böylesine ''sen''ken ve ben böylesine ''sen''sizken nasıl nefes alınır ki?

Tüm efor testlerine inat başka bir ağrı var kalbimde.. Şimdi kim gün aşırı ''Hadi sigarayı bırakalım'' deyip aynı hızla vazgeçecek.. O salak hastanede kim tutacak elimi?

Cevabını bilmediğim ve asla da öğrenemeyecek olduğum onlarca soruyu ardında bırakıp gitmek.. Hiç bitmesin istediğim o yolu son kez yürümek..

Daha izlenecek onca film, gidilecek Burgazada, kış günleri lazım olur diye keşfedilecek ''Benzin'', evde yapılacak balık keyfi, sarhoş olunacak bir süre gece varken.. Her şey bu kadar eksik, bu kadar yarım kalmışken.. Yüzümde o sevdiğin gülümsemeden eser yokken..

Sen şimdi gittin mi sahiden??

SonSöz: http://www.youtube.com/watch?v=_aKpYgLNEPA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder